Tuesday 3 August 2010

Agustos 2010 Turkiye Tatili

14 Temmuz'da Songul ve kizlari Turkiye'ye gondermistim bile. Aradan 20 gun gecmis ve ben artik hepsini iyiden iyiye ozluyordum. Nihayet benim de ucus tarihim geldi catti ve sabah ucagi ile Turkiye'ye uctum. Sorunsuz bir yolculuktan sonra Turkiye saati ile 13:00 gibi Istanbul'daydim.
Saat 15:00'de Disci randevum oldugu icin hemen Fatih'e gittim. Tahmin ettigim gibi curuk bir disim varmis. Dis hekimim Mustafa Bey hemen bir taraftan kanal tedavimi yaparken diger taraftan politik goruslerini ve yorumlarini benimle paylasti, ayrica Turkiye ile ilgili son gelismeleri de anlatti. Tabi konusma cogunlukla tek tarafli oldu, malum konusabilmek icin insanin agzini kullanabilmesi gerekiyor.
Gecici bir dolgu ve dis temizliginin ardindan ikinci durak berberim oldu. Saclari da hallettikten sonra bazi emanetleri teslim etmek icin Historia'da Nedret ile bulustum. 15 dk oturmusken Yalcin'dan telefon geldi. Kayinvalidesi ertesi gun ameliyat olacagindan kan vermek icin birisine ihtiyac varmis. Nedret ile vedalastiktan sonra Halit beni Historia'nin onunden aldi ve beraber Cerrahpasa Kan merkezine gittik, ancak bizi kabul etmediler cunki kan belli bir saate kadar verilebiliyormus. Ordan cikip Zeytinburnu Tekzen'de bekleyen Vahap ve Sinan'in yanina geldik. Daha sonra Mehmet ve Selim de oraya geldiler. Burger King'de birseyler yedikten sonra nihayet Zeytinburnu'ndaki Go Kart pistine ulasabildik.
Go Kart pisti genis ve inisli cikisli hatta tuneli bile olan zevkli bir pist. Hepimiz kasklarimizi takip araclarimizi da calistirdiktan sonra yarisa basladik. Ilk tur isinma turuydu, sonrakilerde hep yaristik. Gercekten de cok keyifli bir etkinlik oldu bu, muthis yaristik hepimiz. Cok eglenceliydi, ozellikle sollamalar ve carpismalar olaya renk katti. Vahap ve Sinan basi cektiler genellikle, daha sonra Mehmet ve ben, ardindan Halit ve Selim. 2 x 12 dk lik yarislardan sonra oradan ayrilip Bahcelievler'de bi kafe de oturup gecenin 1'ine kadar sohbet muhabbet ettik. Ardindan herkes evlerine dagildi.
Ertesi sabah Fatih'ten Aygul'u de aldiktan sonra, ben, Aygul ve Melahat annem yazliga gitmek uzere yola ciktik. Ogleden sonra 5 sularinda yazliga vardik ve sukur aileme kavustum. Ela beni gorunce biraz sasirdi tabi ve de kucagima alinca biraz tedirgin oldu, ama aglamadi. Unutmus kizim beni yine. Gerci fazla gecmeden alisiverdi bana yeniden ve gulucukler atmaya basladi.
Bu sene sicakliklar rekor duzeydeydi maalesef oyle ki bazi gunlerde 40 dereceyi bulmus. Adapte olmakta cok gucluk cektim. Deniz suyu bile sicakti bu yil. 2 yildir sakatliklar yuzunden kosamamistim yazlikta. Bu sene artik sabahlari erken kalkip ormanda kosabildim, tabi ki cok keyifliydi, cok ozlemisim burda kosmayi.
Ela'yi da birkac kez denize goturup suya sokabildik. Ilk kez denize girisi gorulmeye degerdi dogrusu. Bebis hic yadirgamadi suyu, oyle bi sevdi ki her suya girisinde sevinc cigliklari atti. Benim kizlarin ikisi de balik cikti valla. Suya bayiliyorlar.
Her sene yuzerken kulagima su kactigi icin bir turlu dalmaya firsat olmamisti hic. Bu sefer tedarikli gelip kulaklarima tipa taktim ve yeni almis oldugum snorkel takimi ile birlikte denizde saatlerce dalma keyfini yasadim. Simdilik balik degil de bira siseleri, teneke kutular ve plastik poset avladim bol bol, kismetse insallah seneye belki balik icin de dalabilirim.
2 hafta cabucak geciverdi ve 18 Agustos Carsamba gunu yazligi kapatip Istanbul'a geri donduk hep beraber.
20 Agustos Cuma sabahi Sinan ile beraber Trabzon'a uctuk. Trabzon'dan arac kiralayip Gorele'ye gitmek uzere yola ciktik. 20 yildir gormedigim memleketime yeniden ayak basmak ve oralari yeniden gormek cok hos hissettirdi. Once Cavuslu'daki Hamdiye Teyzemi ziyaret ettik, daha sonra  Haydarli koyune ciktik. Koye cok yakin olan aile mezarligina vardigimizda icim cok burkuldu. Rahmetli annemin mezarini gorunce cok daha kotu oldum ve gozyaslarim sel oldu. Annem buraya gelmek istemekle cok isabetli bir karar vermis, gercekten de cok huzurlu ve sessiz sakin bir yer. Rahmetli dedemin evini yeniden gorunce annem ile buralarda gecirdigimiz zamanlar aklima geldi. Hafizama gomulmus kare kare goruntuler gozumun onunde yeniden canlandi. Annemin yoresel pestamali giymesi, yemek yapip, sirtina horhor'u takip findik toplamaya gidislerimiz. Tahsin dayim, Fatma yengem, Fikriye teyzem, Metin abim ve hanimi da ordaydi. Orda kaldigimiz iki gun boyunca bol bol sohbet edip, annemi andik, bazen gulduk bazen agladik. Iki gun cabuk gecti ve 22 Agustos Pazar aksami Istanbul'a geri donduk.
Uc gun sonra yani 25 Agustos Carsamba gunu de Londra'ya geri dondum. 1 hafta sonra da Songul ve kizlarim donduler. 2010 tatilimiz de boylece noktalanmis oldu.

No comments: