Monday 14 June 2010

MegaZort 2010 Zirvesi ve Gezisi

Bu yilki MegaZort Zirvesinin planlarini gecen yil yaz aylarinda Halit ile birlikte hazirlamaya baslamistik. Halit, 1 haftalik guney gezisi onermisti ve ben de fikre olumlu bakmistim. Ardindan bu dusuncemizi diger arkadaslarla da paylasmistik. Onlar da bizimle hemfikirdiler. Kasim ayinda ilk toplantimizi yapip kaba taslak bir plan cikartmistik ortaya. Kisa bi surede gerekli hazirliklari yapip gezimiz icin hazirlandik. Ucak biletleri alindi, araba kiralama rezervasyonu yapildi, gerekli makamlardan izinler alindi.

Bircok puruz cikmis olmasina ragmen (British Airways grevi, isyerinden problemler, maddi durumlar v.s.) 7 kisi 7 Haziran 2010 Pazartesi sabahin korunde yola koyulduk (2 arac, ilk aracta Doganay, Sinan, Yalcin, ikinci aracta ben, Halit, Vahap, Mehmet) ve Istanbul Sabiha Gokcen havalimaninda bulustuk. Ucusla ilgili herhangi bir sorun cikmadi ve 45 dakikalik yolculuktan sonra Antalya havalimanina inis yaptik. Terminal tuvaletinde herkes ozel olarak hazirladigimiz T-Shirt lerini giydi (Yalcin Superman, Mehmet Ironman [Ayranman], Halit Spiderman, ben Wolverine, Vahap Batman, Dodo Hulk, Sinan Gorunmez adam).

Arac kiralama sirketini aradiktan 5 dk sonra aracimiz geldi ancak ne yazik ki eski 2003 model arac tahsis etmislerdi bize. Gerekli itirazlari yaptiktan sonra 2006 model aracla degistirdiler.

Ilk duragimiz Duden selalesi oldu. Selale kismini gezmeden once oturup guzel bir kahvalti yaptik. Selaleyi gezip fotolari cektikten sonra yeniden yola koyulduk. Sonraki duragimiz Kemer oldu. Sahile inip biraz denize girdik, ardindan Burger King'de oturup yemek yedik. Uzerimizi degistirip yine yola ciktik. Cok gitmeden zaten Phaselis'e vardik. Phaselis gercekten gorulmeye deger bir yermis, tarihi kalintilar ve sahildeki muhtesem manzarayi gordukten sonra iyi ki gelmisiz dedim.

Sonraki duragimiz Olympos oldu. Vardigimizda hava kararmisti bile, hemen bir pansiyon bulundu ve aksam yemegi icin bir yere oturduk. Yemekten sonra odalar secildi (Vahap ve ben bir odada, Dodo ve Yalcin bir odada, sigara icen Memo Sinan ve Halit ayri odada) ve geceyi orada gecirdik. Sabah kalkip kahvaltimizi da yaptiktan sonra sahile dogru yola ciktik. Gece pek farkina varamamistik ancak gunduz gozuyle bakildiginda Olympos gercekten de tabiat harikasiymis.

Demre'ye oglenden sonra 2 gibi vardik ve hemen merkezde bulunan Noel Baba muzesine girdik. Dikkatimi ceken bayan turistlerin baslarina esarp baglayip ortmeleriydi. Kilisenin duvarlarindaki freskolar gercekten de gorulmeye degerdi.

1 saatlik yolculuktan sonra Kas'a vardik. Kas'in manzarasi muhtesemdi. Yemek yedikten sonra yolumuza devam ettik. 

Meshur Patara Plaji'na aksam uzeri vardik, goz alabildigince kumsal ve tertemiz bir deniz. Gece konaklayacagimiz yer ayarlamamiz gerektigi icin denize fazla giremedik yine. Neyse ki henuz sezon olmadigindan dolayi yer bulmamiz cok kolay oldu. Uygun fiyata bir pansiyon bulduk. Gece disariya cikip etrafi dolasmaya karar verdik. Dolanirken koyun meydanina geldigimizde bir kadinin kufur sesleriyle irkildik. Biz once bize soyluyor sandik, meger ortaliga dogru soylemis, ancak sonradan da bize "Heeey, Turkish boys" diye laf da atti. Kadin oranin piskopatiymis meger, sonradan ogrendik.

Ertesi sabah kahvaltimizi yaptiktan sonra Patara'dan ayrildik. Sonraki duragimiz Xanthos antik sehirdi. Harabeleri biraz dolastiktan sonra aracimiza binip sonraki duragimiz olan Saklikent'e dogru yol aldik.

Saklikent girisinde lastik ayakkabilarimizi giyip iceriye dogru yurumeye basladik. Ilerledikce daralan kanyon giderek asilmasi zorlasan bir hal aldi. Belirli bir yere geldikten sonra ameliyatli dizim dolayisiyla daha fazla ilerleyemedim ve geri donmeye karar verdim. Kanyon girisinde arkadaslarimi bekledim ve onlar da geldikten sonra hep beraber kanyon girisindeki bir restauranta yemek icin oturduk. Toplam 4 saatlik Saklikent gezisi gercekten de cok keyifliydi.

Sonraki duragimiz Fethiye ve Oludenizdi. Hisaronunde konaklama isini ayarladiktan sonra (Otel Bozbey) aracimizla sahile inip o meshur Oludeniz resmindeki plajin en ucuna kadar gidip, ordan denize girdik. Aksam uzeri oldugundan sahil bombos ve cok sakindi. 1 saat sonra otele geri donup aksam olduktan sonra Hisaronu'nde gezmeye ciktik. Hisaronu tam bir Ingiliz koyune donmus. Butun eglence yerleri, restaurantlar dukkanlar Ingiliz turistlere hitap edecek sekilde sekillenmis. Fiyatlar pound uzerinden. Yorgun oldugumuzdan fazla oyalanmadan otele donduk.

Ertesi gun Marmaris ve Datca'ya dogru yola koyulduk. Bir ara yolda arkamizdan bi araba birden bizi sollayip selektor korna ve el kol hareketleri yapti ancak bizi gectikten 200 mt sonra sagda polislerin bulunduru yerde durdu, biz de tabi durduk. Sinan hemen polise "abi baksana sunlara abidik gubidik hareketler yapiyor" deyince adam koptu oracikta. Neyse birkac sozlu satasmalar ve atismalardan sonra klasik borulara uflendi ve sikayetci olup olmadigimiz soruldu, biz tatile cikmisiz ne sikayeti dedik, onlar da alttan alinca herkes kendi yoluna devam etti. Hemen oracikta polislerle bi hatira fotosu cektirmeyi de ihmal etmedik.

Ogleden sonra Mesudiye diye kucuk bir koye vardik, orda agaclarin altinda bi yere oturup, daha once Migros dan almis oldugumuz malzemeleri cikartip yemek yedik. Yemekten sonra Knidos'a dogru devam ettik yolumuza. Bir ara bi plajda denize girip ciktik, Knidos'a vardigimizda saat 7'ye geliyordu. Fikir kimden cikti hala bilmiyorum ama nedense uzaktaki Deveboynu fenerine gitmek icin yurumeye basladik. Fener'e giden herhangi bir patika yol bile yoktu, taslarin, kayalarin ve caliliklarin arasindan yavas yavas yuruduk. Fener'e ulasmamiz yarim saati buldu, ancak ordaki manzara gercekten de uzun yuruyuse degdi dogrusu. Gec saatte onceden rezervasyon yaptirmis oldugumuz Datca Ogretmenevine geldik ve tesisin yemekhanesinde nohut pilav ve caciktan olusan tabldot yemegimizi yedik. Ardindan kalacagimiz odalara gittik. Odalarin durumu cok kotuydu ve simdiye kadar kaldigimiz en dokuk ve kohne yerdi diyebilirim.

Sabah kahvaltimizi yaptiktan sonra Datca Ogretmenevinden ayrilip Eski Datca'ya gittik. Koyun kahvesinde oturup birseyler icip, biraz dinlenip ve sonra Eski Datca'yi gezdikten sonra yeniden yola ciktik.

Dalyan'a vardigimizda hepimizin karni zil caliyordu, bir pilic cevirmeci bulup bi guzel karnimizi doyurduk. Sonra kalmak icin yer bakmaya basladik. Dalyan Camping diye bir yerde kalmaya karar verdikten sonra sehir merkezini dolasmaya ciktik. Rock Cafe'ye oturup hem mac izledik hem ickilerimizi yudumladik, ardindan Kamp'a geri donup yattik. Ertesi sabah kahvalti yapmak icin biraz dolastiktan sonra "Golbasi Restaurant" diye bir yerde karar kildik. Iyi de yapmisiz, beklemeye degdi gercekten de. Koca bi cardakta minderlerin ustunde koy usulu cok keyifli bi kahvalti yaptik. 

Kahvaltidan sonra kamp'a geri donup tekne kiralamaya karar verdik. Tekne bizi camur banyosu yapabilecegimiz bir yere goturdu. Tesis biz vardigimizda bombostu ancak biz camurlanip guneste
kurulanirken birden bir suru turist dolustu. Bu arada bizim Halit yerde akan sudan elini yuzunu yikadi hatta agzini da calkaladi. Meger o su, pis su duslarindan gelen suymus. Yikanip temizlendikten sonra tekne bizi Dalyan sahiline goturdu, orada biraz denize girdikten sonra donus yoluna girdik. Yolumuzun ustunde olan Kaunos antik kent harabelerini de gezdikten sonra kampa geri donduk.

Gece bi tur King oynadiktan sonra sabaha karsi 2 de aracimiza binip donus yoluna koyulduk. Sabah 6:30 da Antalya havaalanina vardik ve araci teslim ettikten sonra check-in islemlerini yaptirdik. Artik herkes yorgunluktan bayiliyordu. Ucakta bircogumuz zaten uyudu. Istanbul'da herkes valizlerini aldiktan sonra vedalasildi ve yine geldigimiz sekilde arabalarla evlerimize geri donduk.

Tatilimiz de boylece tamamlanmis oldu. Iyisi ile kotusu ile dolu dolu 6 gun gecirdik. Cok yer gezdik cok yer gorduk, en onemlisi de bol bol gulduk. Kisacasi tatil amacina ulasti. Katilan butun herkese tesekkur ediyorum.

Seneye Karadeniz turu diyoruz. Ne dersiniz ?

 
Tatilden inciler

- Antalya havaalaninda Halit'in valizini unutup gitmesi
- Olympos'da pansiyonda Vahap'in gizlice karanlikta arkadan gelip birden havlayip bizleri korkutmasi.
- Duden'de Memo (Garsona) - "2 kiymali 1 yumurtali gozleme lutfen"
- Sinan'in muze kartsiz araya kaynamasi
- Demre Noel Baba muzesinde Halit'in az kalsin sutun ve Noel baba heykelini devirmesi
- Saklikent'de Halit'in kayadan atlarken dusmesi
- Herkesin gazman olmasi ve Ilhan'in her zabah Memo'larin tuvaletine ...
- Vahap (Ortaya) - "Ben cadirda kalmam"
- Kemer'den sonra arabamizin hararet yapmasi ve yolda kalmamiz
- Mesudiye'de Halit (Isletmeci kadina) - "Biz kendi seyimizi surda yeriz"
- Mesudiye'de Vahap (Memo'ya) - "Tadina bakacam sadece"
- Sinan (Polise) - "Ya abi baksana sunlara abidik gubidik hareketler yapiyolar"
- Arabada Ilhan ve Sinan ayni anda (Memo'ya) - "Ziccan mi?"
- Dalyan'daki Disco'da herifin (Memo'ya) - "Hareketlerine dikkat et"
- Muzlu karamelli dondurma
- Ilhan (Sinan'a) - "Kaptirdin gidiyorsun bakiyorum - Eeeee yol kaymak gibi" "Karsidan gelenler neden selektor cakiyolar boyle - Hiyar onlar isigimi acik unuttum saniyorlar" - "Eee aha polis" "Ehliyet ruhsat lutfen, radar'a yakalandiniz".
- Kopegin Memoya aniden havlamasi ve Memo'nun aniden sicramasi
- Hisaronu Bozbey Otel'deki kopegin resepsionda Dodo'ya havlamasi ve Dodo'nun bagira bagira kacmasi
- Patara'daki sarhos kadin'in "Turkish boys" ve "Ben adama ...., hem de ...." ve "Gide gele Bamteli oldum" diye laf atmasi
- Patara'da denizden dondukten sonra Halit'in arkamizda duran arabadaki kadini gormeden, küt diye donunu indirmesi ve benim Halit'in arkasina gecip onu kapatmam.

1 comment:

Anonymous said...

Yani Halit yine ortalığı yıktı, Memo da avarellik yaptı özetlerden bunu anlıyoz. hehhe ,hicbisey değişmemiş, neyse artık emailler geliyor seneye ben de olurum. - ergun -